Daisypath Anniversary tickers

22 Mart 2010 Pazartesi

Ondan Bundan Yazı Dizisi (1)

Hakikaten “Ondan Bundan” diyeceksiniz okursanız. Tatlı eşimin tatlı ikizi Mediha’nın en sevdiğim laflarından biridir bu “Ondan Bundan”.

Saat 22:07…Aşkabat, Türkmenistan..
Küçük ama şirin evimizin rahat koltuğunda oturuyor olmayı çok istememe rağmen şu an hiç tanımadığım ve sadece ayda bir gördüğüm birinin koltuğunda oturmuş tv seyrediyorum. Yediğim eti pufların sayısını hatırlayamıyorum bile ve E2 kanalındaki, kısa zamanda Amerika’daki bütün teröristleri ulusal güvenliği tehdit eden yerdeki karıncadan gökteki kuşlara kadar her şeyi 1 saat içinde bulup etkisiz kılabilen müthiş ajan Bauer in “24” adlı dizisini seyrediyorum. Türkiye’deyken burun kıvırıp “ Bu ne ya” dediğim bazı Türk dizilerini de seyreder oldum burada. Misal “Dökülen Yapraklar” ve “Aşk-ı Zina” dı herhalde. Türkiye saatinden tam tamına 3 koca saat ileride olduğumuzdan ancak yarılarını seyretmeme rağmen bir gün sonra işe giderken eşime dizide ne olup bittiğini anlatmak çok hoşuma gidiyor. Bugün ise 15 günde bir gelen izin günümüzdü. Yarın o sıkı koşuşturma ve strese dalıp zamanın nasıl geçtiğini anlayamama psikolojisine kaldığımız yerden devam edeceğimiz düşüncesini kafamızdan atmış bir halde zaman geçirdik birlikte. Eşimi onun beni sevdiğinden daha çok sevdiğimi bilmem kaçıncı defa söyledim, birlikte romantik komedi “Patronun Kızı” adında bir film seyrettik, A. Romero’nun filmlerini ve belki de Akira Kurosowa’nın filmlerini de izlemek istedim, stronghold 2’de güçlü bir kale ve acımasız bir ordu kurup bütün düşmanlarımı dize getirdim, bununla da yetinmeyip Malevolent Creation dinlerken üniversite yıllarına geri döndüm, eşimi ilk gördüğüm anı tekrar gördüm, Atilla’nın ve Ercan’ın kulaklarını çınlattım, ailemi ve Ankaradaki eczacı arkadaşım Hayrettin’i, Ercü’yü düşündüm. Starotuvarius’un “ı coming home” parçasını daha bir farklı dinledim.
Dahası dün aldığımız somon balığını gaddarca parçalara ayırıp bir güzel yedik ama yedikten sonra hafiften ağrıyan karnım ve bazı başka şeyler yüzünden benim içimde hep “acaba balık bozulmuş olabilir mi ya da aldığımda bayat mıydı” sorusu dolanıp durdu bütün gece. Hakikaten balık bayat mı taze mi sorusunun cevabını bilmememin iyi bir şey olmadığını düşünüp ufak bir araştırma yaptım internetten, eskiden olsa ansiklopediden yapardık.
Sonuç olarak balıkta;
1- Derisinin parlak ve canlı olması
2- Gözlerinin bombeli, solungaçlarının parlak, karın zarı çevresindeki etin mavimtrak ve parlak olması
3- Eti sıkı, iç organları parlak kırmızı, solungaçlarında ise deniz yosunu kokusu olması gibi noktalara dikkat etmek gerekirmiş.
Taze balıkları suyun dışında bir ya da iki saatten fazla oda sıcaklığında tutmamalı, pullarını ve içini hemen temizlemeli, yıkamalı ve iyice kurulamalı, sonra da plastik bir kutuya yerleştirip buzdolabına koymalı ve hemen yiyemiyorsanız da 48 saat içinde tüketmeliymişsiniz.
Hatırladığım kadarıyla bastırdığımda balığın derisinin eski haline geldiğini anımsıyorum. Bizim elastik deformasyon dediğimiz şey yani. Balığın gözleri her ne kadar da ölü olsa da hafiften canlıymış hissi yaratıyordu ve bombeliydi galiba ve tabii ki solungaçları. Solungaçları herhalde parlaktı belki değildi.
Gelelim asıl konuya. Eğer yediğiniz balıktan işkillenip de zehirlenmiş olabileceğinizi düşünmeye başladıysanız karar vermeden evvel birkaç noktada kendinizi kontrol etmelisiniz. Ben zehirlenme belirtilerinin 3’de 1’sini tutturmama rağmen, 2. ve 3. maddelerden yakayı kurtardım bu sefer.
Eğer afiyetle balığınızı yedikten sonra;
1- Kusma, ishal, karın ağrısı gibi belirtiler varsa
2- Balık yendikten yarım saat geçmeden dilde karıncalanma başladıysa
3- Birkaç saat sonra solunum güçlüğü ile birlikte genel durum bozukluğu izliyorsa beklemeden en yakın hastaneye gitmeliymişsiniz.
Belki de bu konuda endişelenmem yersizmiş. Her bir maddeyi göz önüne alınca balığa haksızlık ettiğimi anladım, “tazeydin ve tadın hoştu balık kardeş” deyip boş yere avlanmadığının hakkını vermek lazım.
Bir tatil günü daha yaban ellerde böyle geçti ki her daim hızlı geçip giden zaman bugünlerde daha bir aceleci davranıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...